Front Page Forumlar Kamu Politikası Önerileri KAMU YÖNETİMİNDE ÇOCUK

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Yazar
    Yazılar
  • #1379

    Çocuklar tarih boyunca ihmal, istismar ve yoksunlukların mağduru olagelmişlerdir. Üzücü olan, tarihin çocuklar için çizmiş olduğu bu karanlık tablonun günümüzde de birçok ülke ve toplum açısından çok da değişmediğini görmektir. Özellikle açlıkla, ekonomik zorluklarla mücadele eden ülkelerde yaşayan, hele de savaşın gölgesinde yaşamlarını sürdürmek zorunda olan çocukların iyi olma durumu için güzel şeyler söylemek maalesef hiç de mümkün görünmemektedir. Gelişmiş ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerde yaşayan çocuklar için nispeten olumlu şeyler düşünmek mümkün olabilir. Ancak bu iyimserlik, refahın ve zenginliğin bu ülkelerde yaşayan çocukların tamamına yayıldığı ve çocuklara tastamam bir mutluluk getirdiği şeklinde bir yanılgıya bizleri düşürmemelidir. Bununla birlikte bu tablonun düzelmesi konusunda umutsuz olmak, olanı biteni kabul etmek anlamına gelir. Bu ise, çocuk hakları alanında verilen mücadelelerin anlamlılığına ve devamına en büyük zararı verir.
    Ne mutlu ki dünya ülkelerinin neredeyse tümü 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmişlerdir. Tarihsel süreç içinde geçte olsa böyle bir Sözleşme’nin bu kadar geniş bir kabul ile birçok ülkede yürürlüğe girmesi bu konuda uyanışın bir başlangıcı olmuştur. Üstelik bu uyanış sadece hukuksal düzlemde kalmamış, akademik ve toplumsal kesimi de büyük ölçüde etkilemiştir. Bundan dolayıdır ki çocuk hakları alanında mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının sayısı her geçen gün arttığı gibi değişik disiplinler de çalışmalarını bu yöne doğru kaydırmışlardır. Bu çalışmaların “çocukların edilgen ve pasif tüketiciler olmayıp hak sahibi ve kendi kararlarını verebilen bireyler” oldukları söylemi çerçevesinde yürütülüyor olması çocuklara kamusal alanda da bir görünürlük sağlamıştır. Bu konudaki gelişmelerde alandan bir araştırmacı olarak kamu yönetimi disiplininin hem akademik hem de uygulama boyutunda çocukla bu yeni anlayış çerçevesinde bağ kurma ve çalışmalarını bu bağlamda sürdürme konusunda diğer disiplinlere göre geride kaldığını mahcup bir şekilde ifade etmek durumundayım.

    Dolayısıyla kamu yönetiminin esaslı bir “çocuk reformuna” ihtiyacı vardır. Üstelik bu reformu çocuklara giderek, çocuklardan beslenerek dahası çocuklarla birlikte yapmak zorundadır. Çocuklarla birlikta karar alma, iş yapma yol ve yöntemi önemli bir değer olarak kamusal politikaların üretilmesinde, kamu yönetiminin örgütlenme ve işleyişinde hakim kılınmalıdır. Kısacası “kamu yönetimi çocuğu keşfetmek” zorundadır. Gerçek anlamda iyileşme ancak böylelikle olabilir. Çocuğun kalbine inmek büyük değişimin başlangıcı olabilir.
    Bu kitapta ülkelerin çocuklarla ilgili kamu yönetimi ülke yapılanmaları sadece “yapı ve örgütlenme” arayışı ile sınırlı kaldı. Çocukların bu yapılara nasıl katıldıları ya da bunların çocuklarla nasıl bağ kurdukları ayrıntılı bir şekilde araştırılamadı. Bundan sonra konuya ilgi duyan araştırmacıların “başlangıç” niteliğinde olan literatüre konunun bu yönünü araştırmaları ile katkı sağlamaları son derece önem taşımaktadır.

    Doç.Dr. Yasemin MAMUR IŞIKÇI

    #1380

    Çocuklar tarih boyunca ihmal, istismar ve yoksunlukların mağduru olagelmişlerdir. Üzücü olan, tarihin çocuklar için çizmiş olduğu bu karanlık tablonun günümüzde de birçok ülke ve toplum açısından çok da değişmediğini görmektir. Özellikle açlıkla, ekonomik zorluklarla mücadele eden ülkelerde yaşayan, hele de savaşın gölgesinde yaşamlarını sürdürmek zorunda olan çocukların iyi olma durumu için güzel şeyler söylemek maalesef hiç de mümkün görünmemektedir. Gelişmiş ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerde yaşayan çocuklar için nispeten olumlu şeyler düşünmek mümkün olabilir. Ancak bu iyimserlik, refahın ve zenginliğin bu ülkelerde yaşayan çocukların tamamına yayıldığı ve çocuklara tastamam bir mutluluk getirdiği şeklinde bir yanılgıya bizleri düşürmemelidir. Bununla birlikte bu tablonun düzelmesi konusunda umutsuz olmak, olanı biteni kabul etmek anlamına gelir. Bu ise, çocuk hakları alanında verilen mücadelelerin anlamlılığına ve devamına en büyük zararı verir.
    Ne mutlu ki dünya ülkelerinin neredeyse tümü 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul etmişlerdir. Tarihsel süreç içinde geçte olsa böyle bir Sözleşme’nin bu kadar geniş bir kabul ile birçok ülkede yürürlüğe girmesi bu konuda uyanışın bir başlangıcı olmuştur. Üstelik bu uyanış sadece hukuksal düzlemde kalmamış, akademik ve toplumsal kesimi de büyük ölçüde etkilemiştir. Bundan dolayıdır ki çocuk hakları alanında mücadele eden sivil toplum kuruluşlarının sayısı her geçen gün arttığı gibi değişik disiplinler de çalışmalarını bu yöne doğru kaydırmışlardır. Bu çalışmaların “çocukların edilgen ve pasif tüketiciler olmayıp hak sahibi ve kendi kararlarını verebilen bireyler” oldukları söylemi çerçevesinde yürütülüyor olması çocuklara kamusal alanda da bir görünürlük sağlamıştır. Bu konudaki gelişmelerde alandan bir araştırmacı olarak kamu yönetimi disiplininin hem akademik hem de uygulama boyutunda çocukla bu yeni anlayış çerçevesinde bağ kurma ve çalışmalarını bu bağlamda sürdürme konusunda diğer disiplinlere göre geride kaldığını mahcup bir şekilde ifade etmek durumundayım.

    Dolayısıyla kamu yönetiminin esaslı bir “çocuk reformuna” ihtiyacı vardır. Üstelik bu reformu çocuklara giderek, çocuklardan beslenerek dahası çocuklarla birlikte yapmak zorundadır. Çocuklarla birlikta karar alma, iş yapma yol ve yöntemi önemli bir değer olarak kamusal politikaların üretilmesinde, kamu yönetiminin örgütlenme ve işleyişinde hakim kılınmalıdır. Kısacası “kamu yönetimi çocuğu keşfetmek” zorundadır. Gerçek anlamda iyileşme ancak böylelikle olabilir. Çocuğun kalbine inmek büyük değişimin başlangıcı olabilir.
    Bu kitapta ülkelerin çocuklarla ilgili kamu yönetimi ülke yapılanmaları sadece “yapı ve örgütlenme” arayışı ile sınırlı kaldı. Çocukların bu yapılara nasıl katıldıları ya da bunların çocuklarla nasıl bağ kurdukları ayrıntılı bir şekilde araştırılamadı. Bundan sonra konuya ilgi duyan araştırmacıların “başlangıç” niteliğinde olan literatüre konunun bu yönünü araştırmaları ile katkı sağlamaları son derece önem taşımaktadır.

    Doç.Dr. Yasemin MAMUR IŞIKÇI

    #1381
    Mehmet MECEK
    Katılımcı

    Sayın hocam kitabınız hayırlı olsun. Bu başlık altında uygun olabileceğini düşündüğüm bir metni paylaşmak istedim. Yerel yönetimlerin çocuk politikalarının pratik yansıması olacak kamusal hizmetler ile alakalı öğrencilerimin ortaya koyduğu düşünceleri içermektedir. Daha önce kişisel sosyal medya hesabımda yaptığım paylaşımdır. Selamlar.

    Yerel Yönetimler dersi kapsamında, öğrencilerime bir belediye başkanı olsanız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında nasıl bir etkinlikte bulunurdunuz? sorusunu yöneltmiştim. Sokağa çıkma yasağı, düşük maliyet, yüksek memnuniyet, diğer sosyal grupların olumsuz etkilenmemesi, uygulanabilirlik, etkinlik, verimlilik, vd. kapsamında fikirlerini istirham etmiştim. Birbirlerinden habersiz belirttikleri fikirler başlıklar halinde toplanmıştır. Bayram geçti. Allah c.c. bir daha böyle bir olumsuzluk yaşatmasın. Ancak yine de fikirler burada. Bakalım sizin belediyenizde bunlardan hangisi/hangileri yapıldı? Ya da yapılabilirdi? Hangi fikirler sizce uygulanabilir? Siz belediye başkanı olsanız hangilerini hayata geçirirdiniz?

    İşte dünün çocukları, bugünün gençleri ve 23 nisan uygulama fikirleri;
    1. Belediye başkanının online olarak çocuklara hitap etmesi, günde birkaç kez belediye hoparlöründen de kısa bayram kutlaması yapması.
    2. Belediye başkanının elektronik ortamda çok katılımlı canlı sohbet etmesi, onların sorularına cevap vermesi.
    3. Hala mevcut değil ise kent konseyi bünyesinde bir çocuk meclisinin kurulacağı müjdesinin verilmesi. Kurulmuş ise onlar ile elektronik ortamda elektronik ortamda sunulması.
    4. Çocuklar için bir AR-GE platformunun/merkezinin/biriminin oluşturulması. Çocuk hizmetlerinin hayata geçirilmesi amacıyla böyle bir yapının oluşturulması. Gönüllü katılımın sağlanması. Belediye, çocuklar, uzmanlar, vb. aynı platformda düzenli olarak birlikte çalışmalar yapılmasının sağlanması. Bu amaçla kurumsal bir platformun tesis edilmesi. Sanat atölyeleri, tiyatro – müzik grupları, minik yazarlar, dahi fikirler, spor kulüpleri, vb. alt oluşumların canlandırılması.
    5. Belediye tarafından kenti temsil eden maskot ve animasyonların yapılarak/yaptırılarak o gün tanıtımının yapılması. Kent içinde araç üzerinde dolaştırılması.
    6. Belediye tarafından kenti tanıtan ya da çocukların eğitimi üzerine belediye tarafından hazırlanmış çizgi kahramanların gösterisi. Konya ve İstanbul B.B. tarafından hazırlanan/hazırlattırılan çizgi filmler, Afyon Belediyesi tarafından hazırlanan “Susu”, “Afi”, “Pato” gibi maskotlar ile minik eğitici kitaplar ve/veya animasyonlar hazırlanması. Youtube, vb. kanallar oluşturulması.
    7. Kentin önemli noktalarında sosyal mesafenin korunarak gönüllü kent sanatçıları tarafından tiyatro, konser, vb. etkinliklerin belediye sosyal medya hesapları tarafından canlı olarak yayınlanması.
    8. Çocukların 23 nisan eğlencesi için mini yarışma ve aktivitelerin düzenlenmesi. Elbette elektronik sistem üzerinden ve ödüllü.
    9. Çocuklar için elektronik modül ve uygulamaların geliştirilerek hayata geçirilmesi. Belediye web sayfası, google/apple play vs. mobil uygulamalardan indirilebilmesi ile çocukların kullanımına açılması.
    10. Çocuklar için tematik parklar ve sosyal donatıların yapılması, açılışının canlı yayında yapılarak, sağlıklı günlerde çocukları beklediğinin müjdesinin verilmesi.
    11. Çocuklar için evlerine bayrak, süs, hediye, kitap, eğitim materyali, anahtarlık, magnet, etiket, maske, dezenfektan, alış-veriş çantası, vs. dağıtımı yapılması.
    12. Gece etkinliği yapmak. Saat 21.00’da herkesin balkondan İstiklal Marşı söylemesi gibi, belirli bir saatte gece fenerleri, havai fişek ve ışık gösterileri yapmak. Bunları drone, vb. araçlar ile tüm görselleri canlı yayın yaparak çocuklara izletmek. Çıplak göz ile görme imkanı olmayanlar için canlı yayın önemli.
    13. Daha önceden çocukların yer aldığı özel videoların ve mesajların yayınlanması.
    14. Çocukların ileri tarihte (salgın sonrası) kullanmaları için sinema, lunapark, eğlence merkezi, tiyatro, sosyo-kültürel gezi, piknik, vs. etkinliklerde kullanacakları ücretsiz yararlanma hakkı, bilet, vs. hediye etmek.
    15. Çocukların hayvan sevgisi, çevre temizliği, spor, sanat, geri dönüşüm, tasarruf, girişimcilik, güzel ahlak, değerler eğitimi, trafik uyumu, konularında özel programlar hazırlamak. Bu konuda bazı özel hediye, ödül, vb. vermek. Çocukların öğrenmelerini ve kendilerini ifade edebilmelerini sağlamak. Örneğin 1 hafta öncesinden seçilen temalarla resim, şiir, yazı hazırlayıp sisteme yükleyen kişilere temaya özel bayram hediyeleri göndermek.
    16. Belirli bir saatte (örneğin 10.00) Belediye hoporlöründen saygı duruşu ve İstiklal Marşı sonrasında hoporlörden yapılacak anons ile gökyüzüne sevgi balonları bırakılırdı. Tüm çocuklar bir yandan müzikler eşliğinde havaya daha önceden hazırladıkları balonu bırakırken, diğer yandan gökyüzünde oluşan güzel görüntüyü izlerdi.
    17. 18 yaş üstü gençlerin gönüllü palyalço ve hediye dağıtıcı olarak; hayırseverlerin de hediye finansörü olarak etkinliklerde yer almasının teşvik edilmesi ile heyecan ve mutluluğun tüm kesime yayılmasının sağlanması.
    18. Drone ya da küçük uçaklar ile havada 23 nisan pankartı dolaştırmak. Yine drone ile kent balkon ve bahçelerindeki kutlamaları çekerek belediye web sayfası, sosyal medya hesapları, mümkün ise yerel tv ortak yayını ile izletilmesinin sağlanması.
    19. Doğum günü 23 nisan olan çocuklara sürpriz doğum günü pastası göndermek. Mutluluk videolarını paylaşmak.
    20. Anne ya da babası sağlık personeli, asker, vs. olup; bayramı birlikte geçiremediği için üzülen çocukların önceden tespit edilerek onlara hediye alınması. Belediye görevlileri tarafından anne ya da babası adına teslim edilmesi. Teslim etmeden ilgili aile bireyi ile video konferans ayarlanması. Böylese hediye teslimi esnasında çocuğun ebeveyni ile konuşup, onun adına gelen hediyeyi onun sesi ile alması.

3 yazı görüntüleniyor - 1 ile 3 arası (toplam 3)
  • Bu konuyu yanıtlamak için giriş yapmış olmalısınız.